30 Haziran 2016 Perşembe

Y E R A L T I

Sorularımıza cevap arıyorduk,biraz daha küçüktük şimdiki halimizden-bir yaz vakti savuşturmaya çalıştığımız sineği yanlışlıkla öldürsek bir yaş düşerdi yanağımızdan küçüklüğü-.Mavi bir neşe akardı damarlarımda o zamanlar,en sevdiğim işi yapar: içimde yaşar dışımda görürdüm her şeyi.

Benim gibilerin sürekli düştüğü bir çıkmaz vardı.Devamlı kendimizi dışımızda gözlemlediğimizle yoğurmaya çabalar,bu yüzden kendimizden bihaber yaşardık.Küçüklüğün boşvermişliğinin yerini büyük bir şüphecilik aldıkça,kendimizle olan münakaşamız da zamanla arttı...
"Bana en çok dokunan,suçlu olsam da olmasam da her zaman bir çeşit tabiat kanununa uyar gibi,herkesten önce kendimi suçlu görmemdi."*


        Kimi zaman kendimizi aşağılamaktan çılgınca bir haz alırız,Kepazeliklerimizi düşünüp durup yeniden tahlil etmemizin sebebi de bu değil midir? O manasız zevk duygusu.
Hep can sıkıntısı dostlar,hep can sıkıntısı ve ataletten.İnsanları gözlemledikçe ve içimdekilerle kıyasladıkça onlardan tiksinmeye başlıyordum,bu konuda yalnız olmadığımı da görüyordum..Garip olan onlar değil benim gibilerdi.Tüm bu mızmızlanmalarım son buldu zamanla,çünkü hayata uyum sağlama zorunluluğum vardı.Eninde sonunda insanız ve insanca huzura kavuşmak,kendimizi güzelce kandırmak istiyoruz..

"Bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. Nasıl açıklamalı? Bakın şöyle: Bu çeşit insanlar akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten."*


*Dostoyevski-Yeraltından Notlar