Rakının ilk yudumunu almadan evvel
içine sızan anason kokusunda bulduğun insanların hasreti kadar
gerçek..
Bu hayatta bir şeyleri anlamak istediğin kadar anlarsın.
Anlayışın sevgin kadar..
Derdini de sevdikçe
kendini derdinle kabul ettikçe helalleşebilirsin yalnızca.
Her geçmiş biraz bulanık
dalıp gittikçe buğusu artan..
Berrak olan an yalnızca şimdi.
Sen şimdi bu cümleyi okurken bir üst satır nasıl bulanıklaştıysa gözünde
öyle kademe kademe..
Satırlar devam ettikçe daha uzakta kalan daha da bulanıklaşıyor.
Ama bu cümleyi getiren,
bu bağlaçların bu cümleyi bağladığı,
bu cümleyi anlamlı kılan hep önceki cümleler..
Tüm cümleler, gözüne yaş düşürdüğünce,
yanağına bir çizgi kondurduğunca büyük.
Bazı cümleler büyük harfle başlar,
bazı cümlelerde eşittir harfler.
Bazı cümleler noktayla biter.
Bazısında bir bitiş yoktur..
Hikâyeleri de romanları da
şiirleri de
hayatları da cümleler oluşturur.
Cümlelerse birilerine aittir hep.
Ben bazen hayatımda birden fazla "biri" olduğumu hissediyorum.
Sonra biz bu birileri toplanıp
rakı içiyoruz,
çay içiyoruz..
konuşuyoruz.
Konuştukça,
cümleler arttıkça
anlıyoruz.
Seviyoruz.
Anlamak istiyoruz,
anlamak istedikçe soru işaretleri cümlelere bürünüyor.
Cümlelendikçe anlıyoruz
cümlelendikçe yaşıyoruz.
Velhasıl-ı kelâm
Cümle kurun.
Cümle kurmadan bir hayat sahibi olamazsınız.
Kendinize ait cümleleriniz olsun ki
yine kendinize ait bir hayatınız olsun.
Bunlar da bu bendeki "biri"lerinin
bendeki kadınların,
naçizane cümleleri..
İyi pazartesiler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder