12 Ekim 2013 Cumartesi

Akşamüstü Melodilerinde Bir Bahçe

Bir bahçe.
Deniz kokan çiçekler.
Ferah kokusu.
Sessizlik...
Çevrenin sessizliği değil bu,
benim kendi sessizliğim.
Çünkü biliyorum bir yerlerde, gürültü yapan insanlar var..
Otomobiller var, kapanan kapılar, çalınan şarkılar, söylenen sözler var.
Ama ben hiçbirini duymuyorum.
İşte bu benim kendi sessizliğim.

Beyaz bir elbise var üzerimde, daha önce hiç giymediğim.
Çimler var, çiçekler var, ağaçlar..
Çok değil, sadece bir kuş var, mavi.
Hah bak işte orada!
Tam yukarıda..
Yo, biraz solda..
Bak uçuyor işte,
salına salına.

Buraya nasıl geldim?
Ne güzel bir yer burası..
Yalnızca gözlerimi kapattığımı hatırlıyorum.
İyi olmadığımı ve iyi olmayı dilediğimi..
"Başka Hayatların Türküsü"nü dinlediğimi anımsıyorum.
Şimdi uzaklardan fısıldayan ses Feryal Abla'nın mı?

Nasıl geldim ben buraya?
Nasıl etsem de hep burada kalsam..
Hiç açmasam gözlerimi,
başarır mıyım bir daha o yorucu kentler dünyasına dönmemeyi..
Gözlerini ebediyen kapatmak buna tekabül etmiyor o kentlerde.
O kentler çirkin.
Sen bilir misin o kentleri,
ey güzel bahçe?
O kentlerde insanlar var olabilmek için bedeller öder,
Hayaller kurar, hayaller yıkar bu kentler.
Hayallerini gerçek kılmayı başarmış olan şanslı bir azınlık vardır bu kentlerde.
Onlar bu kentlere meydan okumuş, zorlukların üstesinden gelmiş ve ulaşmışlardır istediklerine..
Yahut göze almışlardır hayalleri karşılığında bu kentlerin onlardan alacaklarını teslim etmeyi.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu bu kentlerde yaşamak öyle zor ki bu kentleri biz insanların kurmuş olduğunu paylaşırsam seninle, beni istemezsin diye korkuyorum.
İnsanevladı bir kent kurar,
sonra bir kent daha.
Daha sonra sınırlar çizer bu kentlerin arasına..hiçbir fark yokken hem de aralarında.
İnsan bu kentleri böyle birbirinden ayıradursun,
Kardeşleriyle arasında ayrımlar belirleyedursun,
Birini diğerinden, kendini ötekilerden üstün hissededursun,
Bir aldıkça, bin isteyedursun,
Kurallar, yetkiler, hiyerarşiler yaratadursun,
Canlının canını sökedursun,
Hakkı olanı hak edenden önce alıp sonra "bahşededursun",
"Kime göre farklı, nesi farklı?" demeden farklı olanı öteleyedursun,
Suçlar ilân edip onlara cezalar, cezalılara "mapushaneler" inşaa ededursun,
Gerçek bir vicdana göre yanlış olabilecek hiçbir şeyi bu mapushanelere yanaştırmayadursun,
Yani kötü olanı hep bu yana çekedursun
işte böyle zor olmuş yaşamak..

N'oldu?
Niçin karardı gök?
Dur kızma bahçe, bana..
Peki, peki..
Sustum.
İçini kararttım öyle değil mi?
Anlatamadım da zaten.
Anlamadım ki anlatayım.
Ben bu bizim kentler dünyasının düzenini çözemedim be güzel bahçe..
Gel boşverelim.

Bak geldi mavi kuş,
Biraz küskün.
Her daim sarhoş..
O tepemde salındıkça sarhoş ediyor beni de..
Aydınlanıyor gök.
Siliniyor kafamın içinden tüm kentlerin adı, bir bir...
Hep burada kalabir miyim, bahçe?
Buraların kızı olsam ya ben..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder